''Yaşamak için ye'' ! ilk çağlarda yemek hakkında söylenebilecek en anlamlı
cümle sanırım.Günümüzde ise artık ''yemek için yaşıyorum'' sözlerini sık sık duyuyoruz, insanlık
tarihi boyunca yemek yemek ve yapmak gelişerek devam etmiş günümüzde bir
sanat halini almıştır, orta çağlar da yemekleri köleler hazırlarken günümüzde
ise bir şefin hazırladığı yemeyi yemek için aylar yıllar öncesinden rezervasyon
yapılmakta.
Günümüzde ki en güzel sosyal aktivite olan yemek yemek
ilk çağlarda nasıldı ?
İnsanların öncelikli besin kaynağı avladıkları hayvanların etleriydi
arkasından toplayıcılık sonraki zamanlarda hayvanları evcilleştirmek ve ürün elde
etmek olarak devam etti. Avlanan hayvanların etleri ilk başlarda bazı
baharatlar ilave ederek çiğ olarak tüketiliyordu. Pişirme işlemine geçişin ise
bir tesadüf olarak bulunduğu varsayılıyor; bir et parçası köze düşer ve eti
yiyen kişi daha lezzetli olduğunu fark eder ve böyle gelişim gösterir. Etin
közde pişmesiyle beraber etin dışında ki yağlar ve proteinli kısım kızarır ve
daha lezzetli bir hal alır. Bilimsel olarak baktığımızda ise ; insan dişi bitkisel liflerin hücre duvarlarını
ezemez, midesi ise büyük çiğ et parçalarını kolay sindiremez bundan dolayı pişmiş etin sindirimi çiğ etten daha kolaydır.
Sebzeler ise pişirmekle hücre duvarları eritilir şekerin ve proteinin serbest
kalması sağlanır, bu nedenlerle insanoğlu çiğken yenilmeyecek zehirli olan yiyeceklerin pişirilerek daha
elverişli hale getirmiş olur.
Tarihsel olarak ilk pişirme yöntemleri ateşe atarak kızartma közün üzerinde
közleme kızgın taş da yada tuğlaların üzerinde pişirme (bir nevi tandır)
yöntemleri görülmektedir.Yeni taş çağından sonra M.Ö 7000-5000 sonra ateşe
dayanıklı su sızdırmaz çömleklerin geliştirilmesiyle haşlama yöntemi
ortaya çıkmıştır.Gıda ürünlerine baktığımızda ise; Buğday ve arpa ilk kez M.Ö
8000'lerde Yakın Doğuda, mısır ve fasülye M.Ö 7000 6000 lerde Orta
Amerika da Zeytin ise M.Ö 4000 yıllarında israil ve Suriye topraklarında
yetiştirilmiştir. Keçi koyun sığır ve domuz Yakın Doğuda MS 7000 6000
lerde , at ve iki hörgüçlü deve Orta Asya da M.Ö 6000 lerde ördek ise M.Ö 3000
lerde evcilleştirilerek yararlanılmıştır.
Hayvanları ve bitkileri evcilleştirip kullanarak insanoğlu çok daha fazla
verim sağlamıştır evcilleştirilmeden önce keçinin sütü sadece yavrusuna
yeterken evcileştirildikten sonra insanlarda keçinin sütünden faydalanmıştır.
günümüzden 10 bin yıl öncesinden beridir insan yavruları anne sütü dışında ek
besin maddesi olarak hayvan sütünü kullandı. Ardından yoğurt peynir ve tereyağı
üretildi. Tarımın ve hayvancılığın gelişmesiyle günlük yaşamda kadınla erkeğin
üstlendiği işlerde ayrıldı, bitki toplama,tahıl öğütme,hayvanların sütünü sağma
giysi üretme,sepet örme gibi işleri kadınlar üstlenmiş oldu. Erkekler ise
avcılık gibi güç gerektiren işleri üstlendi.
Peki ya yamyamlık! Konu eski çağ ve yiyecek olunca ister istemez akıllara
gelmekte.insanlar
Birbirlerini gıda maddesi olarak görmemişler insan
yemeyi kültürün bir parsçı olarak görmüşler bu konuda en çok bilinen Azteklerin
tanrılarına insan kurban etme törenlerinde rastlanmakta
kurbanın ve tutsaklarının
kalplerini çıkarıp geri kalan bedenini tapınak merdivenlerinden aşağıya atıp
orada halk tarafından parçalanıp kızartılarak yenilmesiydi, çok lezzetli olduğu
düşünülen avuç içleri ise soylulara bırakılır bir parçası da tutsağı yakalayan
savaşçıya verilirdi kafa kısmı ise tapınakta bir yerde toplanırdı, hatta bu
insan ziyafetinin lezzeti artsın diye kafeste tutulan tutsağı besiye çekip kilo
alması sağlanırdı. İspanyollar Aztek başkenti Tenochtitlan (bugünkü
Mexico- City) kentine girdiklerinde büyük piramit de 136 bin kafa tası ile
karşılaşmışlardır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder